Adeta gökyüzü ağlıyordu ama yerdekilerin kalbi sevinçle doluydu.
Peygamber Sevdalıları Vakfı’nın geleneksel olarak düzenlediği Mevlid-i Nebi programı bu yıl da Batman semalarında sevda dolu tekbirlerle yankılandı.
Soğuk hava, sağanak yağış ve çamur demeden alanları dolduran on binler, Peygamber'e olan aşklarını haykırdı.
Bugün yağan, aşkın gözyaşlarıydı.
İnsanlar, bağlılık yemini, sadakat sözleşmesi ve ümmet bilincini göstermek için oradaydı.
Otogar yanındaki geniş alan adeta bir vefa meydanına dönüştü.
Kadın, erkek, genç, yaşlı...
Omuz omuza saf tutmuş bir sel gibi aktılar o meydana. Her biri, gönlünde taşıdığı peygamber sevdasını alnına yazmışçasına dimdik duruyordu.
Yağmurdan kaçmak yerine, rahmetin altına koşan bu insanlar; aslında modern zamanların Ashab-ı Suffa’sı gibiydi.
Konuşmalar yankılandı kürsüde… Ama en çok kalplere işleyen söz şuydu:
“Bu halkı Hazreti Peygamber’den ve onun yolundan hiçbir güç ayıramaz.”
Bu cümle, sadece bir beyan değil, bir aidiyet yemini gibiydi.
Alanı dolduran on binlerce kişi, Peygamber'in adını duyduğunda gözyaşlarını tutamadı.
Çünkü bu topraklarda Hz. Muhammed (s.a.v.), bir önder, bir direniş sembolü ve ümmetin yol göstericisidir.
Mevlid programı, sadece bir anma değil, bir bağlılık nişanıydı.
Her damla yağmurda, sanki bir gözyaşı vardı; ümmetin Hz. Muhammed’e (s.a.v.) olan derin özlemiyle harmanlanmış...
Çünkü bu sevda, ne zamanla eksilir ne de coğrafyayla sınırlandırılır.
Gök delinmiş olsa da, bu halkın kalbi delinmez.
Her bir katılımcı, adeta birer nefer gibi "Ben buradayım ya Resulallah" diye haykırıyordu.
Evet, bu topraklarda sevda, kuru toprakta açan bir güle benzer. İklimi sert, zemini çorak da olsa; eğer içinde Muhammedî aşk varsa, o gül yine de açar.
Şehitler Kervanı Başkanı Ömer Çelik, "Kadın, erkek, genç, yaşlı demeden alanları dolduran binlerce peygamber sevdalısı, hiçbir gücün bu halkı Hazreti Peygamber'den ve onun yolundan ayıramayacağını gösterdi" dedi.
İttihadul Ulema Üyesi Molla Osman Teyfur'un da dile getirdiği gibi, ‘Resulullah'ın (s.a.v.) ortaya koyduğu direniş ahlakı, sabrı ve vakarı bugünün insanlığına hâlâ ışık tutuyor. Ve bugün de yeryüzü mazlumlarla doluyken, Filistin bombalar altında, Gazze yetimlerle doluyken, Hazreti Peygamber'in örnekliğini yeniden gündeme taşımak bir zorunluluktur, bir vicdan çağrısıdır.’
Bu yılki program, sadece bir anma değil, ümmetin vicdanının haykırışıydı.
Alanı dolduran her bir kişi, ıslanan elbiselerine, üşüyen ellerine, sırılsıklam olmuş saçlarına rağmen içten içe haykırıyordu: "Ya Resulallah! Senin izinden ayrılmayacağız! Senin adını yeryüzünün en ücra köşelerine kadar taşımaya devam edeceğiz! Zulme karşı senin direniş ahlakınla direnecek, adaleti senin sünnetinle kuracağız!"
Belki bu yazıyı okuyan bazıları diyecek ki; "Yağmurdu, ıslanmaktı, büyük kalabalıktı..." Oysa mesele tam da burada: O insanlar yağmura ve soğuğa rağmen geldiyse, bu sıradan bir sevda değildir. Bu, imanla yoğrulmuş bir sadakattir. Bugün Batman'ın üzerine yağan yağmur değil, Resulullah'a olan aşkın sağanak haliydi.
Bugün Batman'da yazılan bu tablo, yarın ümmetin kurtuluşunun tohumudur. Ve biz biliyoruz ki; Yağmurlar diner, çamurlar kurur...
Ama bir kez Allah Resulü'nün sevgisiyle ıslanan kalpler, bir daha asla kurumaz.
Ve yine evet, peygamber sevdası bu topraklarda sadece bir duygu değil; bir duruştur. Bir kimliktir. Bir pusuladır. Ve bu pusula ne rüzgârdan etkilenir ne soğuktan ne de fırtınadan.
Batman halkı, bu yıl bir kez daha gösterdi ki; yağmurla sınanır ama peygambere sadakatiyle yücelir.
Yağmur altında ıslanan elbiseler kurur… Ama Peygamber’e duyulan aşk asla kurumaz.
Bugün Batman’da yazılan bu tablo, yarın ümmetin kurtuluşunun tohumudur.
Ve biz biliyoruz ki;
Yağmurlar diner, çamurlar kurur... Ama bir kez Allah Resulü'nün sevgisiyle ıslanan kalpler, bir daha asla kurumaz.
Batman halkını, bu sadakat ve aşk örneğinden dolayı yürekten tebrik ediyor, bu kutlu yürüyüşün her bir parçasına teşekkür ediyoruz.
Ez Cümle: Kalem susar ama aşk konuşur.
Kalın sağlıcakla,