Batman gibi kozmopolit yapısıyla farklı kültürleri bir arada barındıran şehirlerde, toplumsal ve ekonomik ilişkiler karmaşık bir boyut kazanıyor.
Özellikle TPAO ve TÜPRAŞ gibi dev kuruluşların küçülmesiyle birlikte birçok kişi, tarım ve ticaret gibi alanlara yöneldi. Ancak bu geçiş süreci, beraberinde güven sorunlarını ve ticari ahlak eksikliğini de getirdi.
Bugün şehirde sıkça karşılaşılan bir durum var: Ticarette verilen sözlerin tutulmaması. Örneğin, bir hizmet karşılığı alınan ücret, iş bitiminde ödenmesi gerektiği halde, "Hallederiz", "Paramızı alınca sana öderiz", "Buradayız, merak etme" gibi ifadelerle erteleniyor. Bu ertelemeler, çalışanların emeklerinin karşılığını alamamasına neden oluyor. Halbuki İslam, "İşçinin hakkını, alnının teri kurumadan veriniz" emriyle bu konuda net bir duruş sergiliyor.
Peki, bugün neden bu emri unutuyoruz?
Sözünde durmama, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir çöküşü de beraberinde getiriyor. İşçisine ödeme yapamayan küçük esnaflar, borç yükü altında eziliyor; kepenk kapatıyor ya da bankalardan kredi çekerek daha büyük bir borç sarmalına giriyor. Daha da acı olanı, bu durumun bazen geri dönülmez sonuçlara, hatta intiharlara kadar varması.
Müslüman Ahlakı Nerede?
Elhamdülillah, Müslüman bir toplumuz diyoruz. Ancak bu söylemi davranışlarımızla destekliyor muyuz? Kul hakkı yemek, işçinin alın terini gasp etmek, verilen sözleri tutmamak, hem dinen hem de ahlaken büyük bir vebaldir. Müslüman kimliğini ticarette ahlakla birleştiremezsek, toplumsal yapımızda meydana gelen çatlaklar giderek derinleşecektir.
Ne Yapılmalı?
Bu sorunu çözmek için öncelikle ticari ahlak ve güvenin yeniden inşa edilmesi gerekiyor. İşte bazı öneriler:
1. Seminer ve Eğitimler: Batman Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odası gibi kuruluşların öncülüğünde, güvenilir ticaretin önemi ve ahlaki değerler üzerine seminerler düzenlenmelidir. Bu eğitimlere, esnaf ve çalışanların katılımı teşvik edilmelidir.
2. Cuma Hutbeleri: Din adamları, hutbelerde bu konuyu gündeme taşımalı ve halkı, ticarette ahlaki sorumluluklar konusunda bilinçlendirmelidir. Ahlakın yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorumluluk olduğu vurgulanmalıdır.
3. Meslek Odaları ve Dernekler: Ticari anlaşmazlıkları çözmek için yerel esnaf odaları ve dernekler, arabuluculuk görevini üstlenebilir. Güvenilirlik ödülleri gibi teşvik edici uygulamalarla, sözünde duran esnaflar ödüllendirilmelidir.
4. Toplumsal Bilinçlenme: Medya ve sivil toplum kuruluşları, ticarette dürüstlük ve ahlak temalı kampanyalar düzenleyerek, toplumda farkındalık yaratabilir.
Sonuç
Ticarette ahlak yalnızca bireysel bir erdem değil, aynı zamanda toplumsal barışın da temel taşıdır. Güven zedelenirse, ticaret durur; ticaret durursa, toplum çöker. Oysa bizler, birbirine güvenerek, birbirini destekleyerek büyüyen bir medeniyetin çocuklarıyız. Gelin, ticaretin yeniden ahlakla buluşmasını sağlayalım ve çocuklarımıza güvenilir bir şehir miras bırakalım.
Unutmayalım, ticarette ahlak, geleceğe bırakacağımız en büyük servettir.