Cumhuriyetin kuruluşunun 101. yılını geride bırakırken, maalesef tarihin tekrardan ibaret olduğunu görmek acı verici.

Cumhuriyetin ilk yıllarında vatanı korumak için kanlarını, canlarını veren halk, daha sonra da ekonomik ve toplumsal zorluklara göğüs gererek bu ülkenin temelini oluşturdu. Ancak bu mücadelenin en ön saflarında olan halkımız, zaman zaman ülkenin zengin kaynaklarından uzak tutuldu, dışlandı. O yıllardan bugüne çok şey değişmiş gibi görünse de, bazı şeylerin hiç değişmediğini ve geçmişin sorunlarının hala günümüzde sürdüğünü kabul etmek zorundayız.

Cumhuriyet resepsiyonları, ülke genelinde bir coşku ve birlik ifadesi olması gereken kutlamalar olarak görülebilir. Ancak günümüzün ekonomik koşulları dikkate alındığında, bazı etkinliklerin boyutu ve harcamaların büyüklüğü sorgulanmayı hak ediyor. Yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi veren milyonlarca vatandaşımız varken, bu kutlamaların yapılması ve bunlara harcanan astronomik rakamlar, halk arasında haklı bir tepkiye sebep oluyor.

Valiliğin düzenlediği resepsiyonda şahsen tanık olduğum manzara, Cumhuriyet’in kutlanmasından ziyade israfın kutlanmasına dönüşmüş gibiydi. Bir yanda mutfak tüpü fiyatlarından elektrik faturalarına kadar her alanda zorluk çeken vatandaşlar, diğer yanda ise lüks resepsiyonlar, israfın gölgesinde boğuluyor. Bu tablo, halkın fedakarlıklarıyla kurulan Cumhuriyet’in özündeki halkçılık anlayışına ters düşüyor.

Büyük kutlamalar, gösterişli resepsiyonlar, halkın yaşadığı ekonomik kriz ve yoksullukla örtüşmüyor. Ülke olarak zor bir dönemden geçerken, halkın temel ihtiyaçları karşılanamıyorken bu tarz israflara ‘dur’ demenin zamanı çoktan geldi. Cumhuriyet’in 101. yılını kutlamak için halkın yanında, gerçek sorunlarına çözüm üreten, sade ve halkın içinde bir tören anlayışına geçmeliyiz.

Ülkemiz bu zorlukları aşacak güce sahip, ancak bu güç halkın elindedir. Cumhuriyet, halkın kendi kendini yönettiği bir rejimdir ve her vatandaşın sesi, hakkı vardır. Bu sesin duyulması, yoksul vatandaşlarımızın göz ardı edilmemesi ve Cumhuriyet’in sadece gösterişli kutlamalar değil, halkın gerçek ihtiyaçlarına yanıt verecek bir yönetim anlayışı olduğunu hatırlamak zorundayız.